İlker Aktürk - Psikoterapi, ACT, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Terapi
Bağımlılık kavramının literatürde çeşitli tanımları bulunmaktadır. Genel anlamıyla bağımlılık, kişinin zarar görmesine rağmen madde veya alkolü kullanmaya devam etmesi şeklinde tanımlanabilir. Bağımlılık aniden ortaya çıkan bir hastalık değildir. Başlarda bir davranış olarak başlayan madde kullanımı bir süre sonra kişiyi bağımlı hale getirmektedir.
Bir kişinin bağımlı olup olmadığının anlaşılması ise bazı kriterlere uygunluğuna bağlı olarak değerlendirilmektedir. Bu kriterler, Ruhsal Bozuklukların Tanı- sal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM 5)’te tanımlanmıştır. Buna göre bağımlılığın en önemli özelliklerinden birisi, kişinin kullandığı maddeye karşı tolerans geliştirmesidir. Tolerans gelişimi, aynı etkiyi sağlamak adına kullanılan madde miktarının artırılması şeklinde açıklanabilir. Kişi bir süre madde kullandıktan sonra, kullanmakta olduğu miktar artık daha az etki etmeye başlar. Bu etkiyi, artırabilmek için daha fazla kullanmak gerekmektedir. Bu artış, madde kullanımı devam ettikçe sürecektir. Bir diğer önemli etkide yoksunluktur.
Madde kullanan kişide, madde kullanımını bırakması veya azaltması durumunda bir takım belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler, maddenin vücuttan çekilmeye başlamasıyla ilgilidir. Yoksunluk, psikolojik ve fizyolojik reaksiyonlara neden olabilir. Örneğin, eroin yoksunluğunda; kasılmalar, eklem bölgelerinde ağrılar, terlemeler görülebilir. Kişi çoğu zaman yoksunluk belirtilerini yaşamamak adına madde kullanımını sürdürmektedir. Kişinin kullandığı maddeyi bırakmak için denediği bırakma girişimlerinin bir sonuç vermemesi yani başarısız olması da bağımlılığın bileşenleri arasında yer almaktadır.